12 Şubat 2023 Pazar

Bir Şirket Kültürü Oluşturmak

    S.A. Arkadaşlar,
    Aşağıda yazacağım yazının notlarını 26 Ocak 2018'te almışım. O zamandan bu zamana taslak olarak saklıyormuşum ve zaman zaman buraya eklemeler yapıp güncellediğim oldu, fakat bunu bir türlü yazı haline getiremedim. Aslında bunun bir sebebi "Olur da bir gün şirketim olursa" gibi iddialı bir başlık olabilirdi. Onu beklemek yerine daha genel bir başlık kullanarak bu yazıyı yayımlamaya karar verdim. Hem olur da nasip olursa belki ilerideki kendime de bir mektup niteliği taşır. Öyleyse hayırlısı deyip başlayalım.
       Univera sitesindeki içerikleri oldukça beğenmiştim. Blog sitesi içerisinde bir sürü güzel yazılar var. Hepsi de türkçe. Bu beni farklı bir şeye yöneltti. Şu an itibariyle bu sadece hayal. Ama gerçekleştirmek istediğim bir hayal. Hem kendi bilgilerimin hem de zamanın olgunlaşmasını bekliyorum. Varsayalım bunlar oldu. Nasıl bir şirket kültürü oluşturmak istiyorum. Şimdi aklıma gelenleri ekleyeceğim. Belki hayalde kalır belki gerçek olur, ama insan hayalleri olmadan ne kadar yaşayabilir o da ayrı konu.

       Şimdi konuya odaklanalım,
      Blog Yazma: Her yazılımcıya ayda bir blog yazma zorunluluğu getirmek istiyorum. Sonra düşündüm ki bazı şeyler zorla olmaz, gönülden isteyerek olmalı. Tabii ki bunun için bazı teşvikler yapılabilir. Aylık yazılan her yazı için ay sonu maaşına x-y ile aralığında bir prim olabilir. Eğer buna rağmen yazılmazsa zorunlulukla birlikte primi de uygulanabilir. Ama şirketimizin bir blog sitesi olmalı bence. Şu an hayali bile çok güzel. Bunun hem çalışana hem de şirkete çok faydaları var. Kazan kazan prensibine güzel bir örnek.

    Yazılım Kampı: Nasıl yıllık izne ayrılıyoruz. Kafamızı alıp ailecek dinleniyoruz, öyle ki yıllık yazılım kampları da yapılmalı. Mesela 1 hafta, belki kışın olması daha mantıklı, ekibi alıp bir yere gidip hem tatil yapıp hem de dünyada neler oluyor bilişime dair araştırmalar yapar ve bunun üzerine konuşulur. Burada evli arkadaşlara problem olmaması için isteyen şahıslar belki aileleriyle gelme imkanı sağlanır. Bu konu üzerinde düşünülüp bir fikre varılır. Ana mantık bu olacak şekilde bu konuda güzel bir sonuca varılabilir. 

     Ayın Elemanı: Bunun dezavantajı da olabileceği gibi avantajı da olabilir. Belirli metriklere göre o ayın yazılımcısı seçilip küçük bir ödül verebilir. Bunu hangi metriklere veya seçileceği ekip içinde konuşulup karar verilebilir. Belki sadece metriklere göre değil, ekibin oyları da işin içine dahil edilebilir. Bu tarz ortak bir yöntem bulunabilir.

   Uzaktan Çalışma: Ben bu yazıya başlarken evden çalışma seçeneği diye bir şey yoktu ya da çok azdı, fakat şu günün koşullarında artık bunu yapmayan şirket kalmadı gibi. Her ne kadar son dönemlerde ofise dönüşler başlasa da bir çok yazılımcı ya tamamen uzaktan ya da "hybrid" yapıya geçmiş durumdalar, o yüzden bu madde şu an için sıradanlaşmış gibi gözüküyor...

   Testler: Testler çok büyük bir öneme sahip olmakla birlikte yeteri düzeyde değer gördüğünü söylemek biraz güç. Yapılan testler de son kullanıcı testlerinden öteye geçmiyor maalesef. Bunun gerekliliği tartışılmaz fakat bu çok zaman alan bir süreç ve bazı şeylerin gözden kaçmasına da sebep olabilir. Bunun yanına backend takımının yazacağı unit ve integration testlerinin yanısıra, frontend takımı da yine unit test ve arayüzü testleri de yazabilir. Tüm bu süreçler başarılı bir şekilde çalışırsa o zaman son olarak kullanıcı testi de yapılabilir.

    İş Kontrolü: Hemen hemen her şirket, özellikle pandemiden sonra, artık günlük toplantılar yapıyor. Bu hem yapılan işin kalitesi, hem durumu, hem de takımın birbirinden haberdar olması açısından çok değerli. Bu toplantıları 10-15 dakikayı geçmeyecek şekilde ayarlamak çok önemlidir. 1-1.5 saati aşan toplantılar duyuyorum ve maalesef bu işin fıtratına uymuyor. Eskiden ofislerde özellikle ayakta yapın derlerdi ki, insanlar uzatmadan halledip işlerine geri dönebilsinler. Bunu da göz önünde bulundurmakta fayda var, yoksa iş yapmaktan çok iş konuşur hale gelebiliriz.

    Düzenli Geri Bildirimler (feedback): Düzenli aralıklarla geri bildirim toplantıları çok kıymetli. Hem ast hem üst ile yapılmalıdır. Bu toplantılara 2 tarafın da hazırlıklı gelmesi toplantının verimi açısından çok önemli. İki tarafın da birbirine karşı açık ve dürüst olması da yine çok önemli bir durum. Verilen geri bildirimlerin şahsi olarak algılamak (bu maalesef bizim toplumda biraz zor gibi) yerine kendimizi geliştirmek olarak almak bizlere çok daha faydalı olacaktır. Bu verilen geri bildirimlerin her iki taraf için de gözle görülür bir şekilde uygulamaya konulabilmesi adına sonraki toplantıda tekrardan bu noktalar üzerinden geçilmesi daha da iyi olacağı kanısındayım.

    Teknoloji Toplantıları: Haftanın son günü öğleden sonra özellikle akşama doğru malumunuz verimsizleşmeye başlar. Bunun yanında insanların yeni teknolojileri takip etmesi, bu konularla ilgili makaleleri takip etmesi ve gerektiğinde bunu takıma anlatabileceği bir zaman dilimi olarak düşünülebilir. Özellikle son saati belki bu yapılan çalışmalar sonucu sunumlar yapılabilir. Eğer o hafta hazırlanmış herhangi bir sunum da yoksa birlikte vakit geçirilip kaynaşılabilir. Özellikle uzaktan çalışan arkadaşların kaynaşmaları açısından bu çok daha önemli hale gelebiliyor.

    Etkinlikler: Yine özellikle uzaktan çalışmaların yaygınlaşması ile birlikte birbirini yeterince tanımayan çalışan gruplarının birlikte çalışması durumu ortaya çıkabilmektedir. Özellikle bizim gibi çok iş değiştiren bir ülkede bu durum daha da önemli bir hal almaktadır. Aynı şehirde olan arkadaşların belirli aralıklar birlikte çalışması, farklı şehirlerde olanlar için ise belirli dönemlerde güzel etkinlikler ayarlanması hem ekip içi hem şirket içi iletişimi oldukça artıracaktır. İletişimin kuvvetli olduğu yerde başarı da gelecektir diye düşünüyorum.

    Liderlik: Patron veya yönetici olmaktan ziyade lider olabilmek konusu. Bu iş ekip işi ve bu insan ilişkilerini yönetmek de kabul etmek lazım ki oldukça zor. Bunu tepeden bir şekilde yapmak da bir çözüm (çoğunlukla kötü sonuçlanan bir çözüm) bir lider edasıyla yapmak da bir çözüm. Günü kurtarabilirsiniz ama süreci kurtarmak istiyorsanız bunu bir lider olarak çözmek en doğru olacaktır.

    Proje Fikri: Çalışanlar tarafından gelebilecek proje fikirleri değerlendirilebilir. Tüm ekip olarak bunları tartışılıp yapılmaya değer görülüp hayata geçirilebilir. Bu proje veya ürün aşamasından belirli bir seviyeye geldiğinde bu fikri getiren kişiye bazı destek veya primler verilebilir. Bir bakıma başka bir kazan kazan formülü.

    İşe Alım: Özellikle pandemiden sonra özellikle yazılım tarafında takım arkadaşı bulmak oldukça zor. Bu konuda birçoğumuz muzdaripiz. Bazı firmalar bunu dışarıdan destek alarak halletmeye çalışıyor iken bazı firmalar referans usulü gelen kişilere bazı primler ödemektedir. Bana kalırsa referans usulü çalışmanın riski nispeten daha az. Bu konuda belirli çalışmalar yapılabilir.

    Mülakatlar: Bu sürecin en sancılı adımlarından biri bence mülakatlardır. Tabir-i caizse, kazmanın ilk vurulduğu yerdir. Burada doğru kişiyi doğru ücretle işe aldığınızda en büyük problemi en baştan çözmüş olacaksınız. Aksi durumu hiç anlatmaya bile gerek yok. Peki bu doğru kişiyi nasıl tespit edeceğiz? Bunun için sohbet ortamlarında farklı arkadaşlardan bazı notlar paylaşabilirim.
  • Güncel yazılım trendleri hakkında bilgisi ne durumda?
  • Algoritma kurma becerisi nasıldır?
  • Blogu var mı? Paylaşmayı seven biri midir?
  • Yazılım tasarım prensiplerinden haberi var mıdır?
  • GitHub, StackOverflow ve HackerRank gibi profilleri incelendi mi?
  • Farklı teknolojilerden haberdar mı? Bir teknoloji kullancaksa bunun sebebi nedir?
  • Var olan bir proje üzerinde ortaya çıkan sorunlara bakış açısı nasıl olur?
  • Sadece teknik mülakat değil, kişisel özellikleri (soft skill) gözlemlendi mi?
  • Bir çalışma verilip çalışacağı ekibin lideri ile üzerinden geçildi mi?
     Tabi ki bu sorular çoğaltılabilir, yorum kısmında sizler de paylaşabilirsiniz ama genel mantığı anlamak açısından yeterli olabileceğini düşünüyorum.

    Bu yazdıklarım hep kağıt üzerinde kulağa hoş gelen güzel şeyler ama gerçek hayatta uygulaması zor olabilir. Güzel bir kültür oluşturmak çok da kolay olan bir şey değil. Umarım yıllar sonra geriye dönüp baktığımızda bunları başarabilen bir ekibe sahip oluruz. Konuyla ilgili bir hadisle yazımızı sonlandıralım.
İbni Ömer radıyallahu anhümâ Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi: 
“Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.” 
Buhârî, Cum’a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâret 20. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâret 1, 13; Tirmizî, Cihâd 27

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder