15 Ağustos 2024 Perşembe

Herkes Giderken, Kalmak ...

     S.A. Arkadaşlar,

    Zor bir konu, zor bir yazı... Benim için düşünmesi de yazması da zor, karar vermesi daha da zor bir  konu. Bir şirketin ilk çalışanlardan biriyseniz ve şirket gözünün önünde büyüyor iken her şey çok güzel görünüyor, ancak işler istenildiği gibi gitmediği ve arkadaşlarınızın teker teker gittiği bir ortamda gitmek mi zor olan kalmak mı? Nedense pes edip gitmeyi kendime yediremiyorum (yeterince profesyonel olmadığımı zaten burada söylemiştim).

    Bir şirkette uzun yıllar çalışan biri değilim, hatta çoğu zaman böyle arkadaşlar gördükçe soruyorum bunu yıllarca nasıl başarabildiniz diye. Büyümüş veya işlerini oturtmuş bir şirkete gidince bu hisler bende hiç oluşmuyor açıkçası, belki de birçoğumuzda oluşmuyordur, ancak şirketin "core" ekibinde başlayıp ekibin büyümesini, projelerin gelişimini/değişimini en başından beri görüyorsanız konuya o kadar da yabancı kalamıyorsunuz. Hatta yanlış olduğunu düşündüğünüz birçok şeye yüksek sesle itiraz ettiğiniz için birlikte yola çıktığınız arkadaşlarınız/yöneticileriniz size kızar ya da sitem ederler. Onlar bir şeyleri görmüyor ya da görmek istemiyorlar iken siz bir şeylerin ters gittiğini hissediyorsundur bazen de hissetmekten öteye geçip insanların derdiyle yakından ilgilendiğiniz için çoğu konuya çok daha hakim olursunuz. Durun beyler gittiğiniz yol çıkmaz dediğinizde bunu da nereden çıkarıyorsun derler (sen o yolu gidip görmüşsündür, ama kendileri de illa görmek mi istiyorlar, buyurun ...) (Halkın sesini duymayan yönetimler kaybetmeye mahkumdur) Bazen çok geçmeden anlarlar bazen de çok geçince anlarlar ama anlarlar elbet, anladıklarında geç olur, ne mutlu size ki eğer kendinizi kurtardıysanız, aksi hali size bu yazıyı yazdırıyor ... 

    Uzun süredir bir yazıyı yazarken bu kadar zorlanmıyordum, her şeyi aklınıza geldiği gibi yazmak istiyorsunuz ancak derleyip toparlamak da istiyorsunuz. Toparlayınca yazının samimiyeti azalır mı yoksa güm pat yazınca da her şey çok mu birbirine karışıyor. Zihnim gibi yazım da karmaşık. Rabbim kolaylaştırsın.

    Batma ihtimali olan gemiyi az çok genel tecrübelerimizden anlayabiliyoruz. Böyle durumlarda olay olmadan sıvışmak en mantıklısı gibi durur. Böyle yapanlara da kızılmaz hatta tebrik edilesi hareket bile olabilir. Profesyonel davranıp kendi gemisini kurtarmıştır. Gidene asla laf etmem, benim de benzerini yaptığım durumlar oldu, ancak yukarıda da dediğim gibi tabir-i caizse elinde büyüyen proje/şirket ise bu kadar sağlıklı düşünemiyorsun. 

    Şimdi yine böyle bir yol ayırımındayım. İşler daha yolunda giderken gitmeyi düşündüm, nasip olmadı o zamanlar, ancak şu an işler kötüleşmeye ve yaprak dökümü olmaya başladı. Kendini gemiden atan atana... Görünen köy kılavuz istemiyor... Ancak hala umut var, boş bir umut mu bilemiyorum ama gitmeyi değil kalıp savaşmayı yeğliyorum hala. Şu andan hangi kararın doğru olacağını kestirmek gerçekten zor ancak geri çekilip güçlenip tekrardan ileri atılabileceğimizi hissediyorum (Yapmadıklarından pişman olacağıma belki de yaptıklarımdan pişman olmayı tercih ediyorum). Güvendiğim insanlarla birlikte bir kez daha başarabileceğimize inanıyorum.

    Topraklarını ölüm pahasına ısrarla bırakmayan Filistin Halkı ve Mücahitlerine selam olsun...

“Cihadın en faziletlisi, zalim sultanın yanında hakkı söylemektir.”                                                                                     (Tirmizi, Fiten 13; Ebu Davud, Melahim, 17)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder