S.A. Arkadaşlar,
Bugün 1 Mayıs. Herkesin emekçi bayramı kutlu olsun. Uzun süredir notlarım arasında bulunan "ucuza yazılım tasarlamak" notumdan güne uygun bir başlık ortaya koydum. Ucuza emekçi/işçi çalıştırmak üzerine en azından yazılım sektöründe ne gibi şeylere sebebiyet veriyor diye birkaç noktaya değinmek istiyoruz. Sizlerin de tecrübe ettiğiniz noktalar varsa okumak isteriz.
Öncelikle bu yazı nereden çıktı ondan bahsederek başlasak daha iyi olur. Şirketler yazılımlarını bazen dışarıdaki firmalara (outsource) verebiliyorlar. Bunu yaparken de doğal olarak kendisine en uygun (belki de en ucuz ya da en iyi fiyat/performans belirlenmeye çalışılır) firmaya vermeye çalışır. Bunu doğal olarak modellediğimizde hiçbir sıkıntı olmayabilir, fakat işi biraz ucuza kapatmaya çalıştığımızda başımıza neler gelebileceğine birlikte bakalım. Uygun bir firma ile anlaştınız ve işi kendilerine verdiniz. Ekibinizden birini veya birilerini de proje dahil ettiniz, kodları kendi repolarınızda saklıyorsunuz, kodları kendi sunucularınızda ayağa kaldırıyorsunuz ve her şeyi en baştan sıkı tutmaya çalışıyorsunuz. Ee ne güzel daha ne yapsın şirket dediğinizi duyar gibiyim :)
Zaman geçiyor, kodlar geliştiriliyor, testler yapılıyor vakit de akıp geçiyor. Her şey yolunda gibi gözüküyor. Projeyi kademe kademe kendi bünyenize almaya başladınız, ekibinizi de kodunuzu artık kendiniz yönetmeye başladınız ve süprizler gelmeye başlıyor. Her şey kağıt üzerinde çalışıyor gibidir ama gerçek hayatta işler maalesef öyle ilerlemiyordur, özellikle de projeyi canlıya almadan teslim aldıysanız eyvah ki ne eyvah...
Projenin sonu yaklaştıkça zaman baskısının da etkisiyle şirket acele acele çok da düşünmeden kod yazmaya başlamıştır ya da daha önemli bir iş almıştır ve ona başlaması gerekiyordur. İçeride de buraya kanalize edecek kadar çalışanı yoktur, o yüzden bu projedeki çalışanlara "hadi bitirin" baskısını daha da artırır. 2 şirket arasında ezilen yazılımcı ne oraya yaranır ne buraya...
Projeyi canlıya almadan teslim almak ise adeta "pimi çekilmiş el bombası" misalidir. Patlamamasının imkanı yok gibidir. Çünkü gerçek hayatın size çok farklı süprizleri olacaktır. Hele de kendi şirketiniz önceki şirketten oluşan vakit kaybının üzerine buradaki vakit kaybına tahammülü yoksa ...
Bu noktaların birçoğu toplandığında "kafası kopmuş dana" misali sağa sola iş yetiştirmeye çalışırsınız ama neresinden tutarsanız diğer taraf elinizde kalır ve iyice yıpranırsınız. Ya kalıp çaresizce tüm zorluklarla gece gündüz mücadale edeceksiniz ya da bırakıp gideceksiniz. 2.ncisi gerçekten kolay olan ve bazen de olması gerekendir, ama olur da 1.ncisini seçtiyseniz geçmiş olsun. Nereden mi biliyorum değil mi :)
Buradaki olabilecek en iyi şansınız ise çok iyi bir ekibiniz olması. Eğer inandığınız ve size inan bir ekip varsa öyle veya böyle bu işin altından zor da olsa kalkabilirsiniz. Aksi zaten çok uğraşılacak bir durum değil...
Başlık ile yazı içeriği biraz farklı gibi görünse de bu işin altında firmaların ucuza proje aldıktan sonra maliyetini çıkarabilmek için ucuza eleman çalıştırmasına sebebiyet veriyor. Ucuza çalışan kişi ya kaliteli iş çıkaramıyor ya da kaliteli iş çıkarabiliyorsa da mutsuz oluyor. 2si de değil, emekçi arkadaşımız hem mutlu hem de kaliteli iş çıkarabiliyor ama o zaman da işveren durur mu vuruyor sırtına kırbacı daha çok iş veriyor. Kaçarı yok "o at yolda çatlayacak".
Bu güzel tatil gününde bir nebze keyfinizi kaçırdı isem hakkınızı helal edin. Biraz içimi dökmek istedim sadece...
Amerika'da Filistin için direnen öğrenci kardeşlerime selamlar...
Yazıyı aşağıdaki hadislerle bitirelim.
"İşçinin ücretini teri kurumadan önce veriniz" (İbn Mâce, Rehin, 4);
"İşçi çalıştıran kimse, işçisine ne kadar ücret vereceğini bildirsin " (Nesaî, Eymân ve'n-Nuzûr, 44; Zeyd b. Alî, Müsned, H. 654)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder