11 Kasım 2024 Pazartesi

Yapmak Zor, Yıkmak Gerçekten de Kolaymış...

     Selamün Aleyküm Arkadaşlar,

     Son dönemlerde birçoğumuzun duyduğu üzere işten çıkarmalar, şirketlerin küçülmeleri gırla gidiyor. Diğer sektörlerde de durumlar benzer midir bilemiyorum ama yazılım şirketlerinde olumsuz haberler yakından takip etmeye devam ediyoruz maalesef. Duymadıklarımız da muhtemelen duyduklarımızdan fazladır. Allah sonumuzu hayır etsin. Biz de bu olaydan nasibimizi aldık, tırnaklarımızla kazıyarak meydana 6-8 ay civarında topladığımız ekibimizi 1-2 ay içinde kaybettik. Hazırsak benim için duygusal olan ufak bir yolculuğa çıkmaya ne derseniz? Hazırsak başlayalım.

    Profesyonel dünyada sıkça yaşanan ama insanın kendi başına gelince daha duygusal olarak karşıladığı işten çıkarmalar, istifalar bu işin içinde olan şeyler. Daha önce de birçok kez işten çıkarmalar veya ayrılmalar ile karşılaşmışsınızdır. Sevdiğiniz arkadaşlar gittiğinde kendisi için sevinip kendiniz için üzüldüğünüz olmuştur veya işten çıkarılan arkadaşınızdan daha fazla vicdanınızın sızladığı olmuş olabilir. 

    Daha önce nadir de olsa masanın karşı tarafında bulunduğum olmuştu, ama bu kadar yoğun bir şekilde masanın bu tarafında olduğum olmamıştır. Yüzden fazla belki iki yüzden fazla mülakata girmişimdir, inanın sayısını hatırlamıyorum ama haftada 7-8 taneye girdiğimi hatırlıyorum. Her girişimde moralim ne kadar bozuk veya iş yoğunluğu vs ne kadar fazla olursa olsun, her gelen aday arkadaşa en iyi en sıcak enerjimi vermeye çalıştım. Çünkü o görüşme bizim için sıradan bir görüşme gibi düşünsek bile o aday için belki çok daha fazlasıdır düşüncesiyle empati yapmaya gayret ettim. Bilmedikleri sorular olduğunda ip uçları verdim, bazen öğrenme amacıyla cevaplar verdim bazen şu anahtar kelimeleri araştırmalarının kendileri için iyi olacağını naçizane söyledim. Bazen de çok iyi arkadaşlar geldi, onlardan da istifade ettik. Acısıyla tatlısıyla güzel vakitlerimiz oldu. İşe aldığımız ve alamadığımız arkadaşlar oldu, teklif çıkıp da ret edenler de oldu doğal olarak.

    Gidenlerle olan diyalogumuz tabii ki genelde mülakatla sınırlı kalmasına rağmen yola devam ettiğimiz arkadaşlarımızla çok güzel vakitlerimiz oldu. Bazen aynı, bazen farklı projelerde çalıştık, farklı zorlu süreçlerden geçtik, ama her defasında ekibe baktıkça gerçekten kurulması zor bir ekip kurduğumuzu düşünüyordum. Belki de şirketin en güzel yanı da bu ekipti. Teknik olarak iyi arkadaşlarla yolumuza devam etmemize rağmen, çoğu zaman teknik olarak çok daha iyi arkadaşlarla yolumuza devam etmek istemedik. Bunun en büyük sebebi de ekibe olan uyumunu teknik bilgisinden her daim daha fazla önemsedik. Bunun da meyvesini fazlasıyla aldığımızı düşünüyorum.

    Ancak tahmin ederseniz ki şartlar her zaman istenildiği gibi gitmiyor. Farklı sebeplerden dolayı ekibin bir kısmı işten çıkarıldı bir kısmı istifa etti. Sayımız giderek azaldı. Tahmin ederseniz ki bu furya bir başladı mı ardı ardısı kesilmiyor. Ben ona genelde zincir kopmaya bir başlarsa dağılma kaçınılmaz oluyor diyorum. Şirket için o önemi taşıyan 2-3 kişi çıkmayı versin, sonra dalga dalga devamı gelir. Dediğim gibi günün sonunda ilk işe girdiğim zamanlardaki seviyelere gelmiş durumdayız. Daha da kötüsü olur mu, inşaAllah olmaz demekle yetinebiliyorum.

    Konuyu başlığa bağlayacak olursak, yıllardır duyuyoruz, yapmak zor yıkmak kolaydır lafını, ama ete kemiğe bürünmüş halini belki de ilk defa iliklerime kadar hissettim. Genelde ben bunu "bir binayı bir yılda yaparsın bir dakikada yıkarsın" gibisinden düşünüyordum. Gerçekliği var mı var, ama belki de bu kadar basite indirgememek lazım. İnsan yaşadıkça öğreniyor, öğrendikçe yaşıyor/yaşlanıyor. 

    Ekibin inşa edilip tekrar dağılması sürecine çok yakından tanıklık edip katkı sağladığım için beni fazladan etkilemiş olabilir, ben de bu duygularımı paylaşmak istedim. Gidenlere de kalanlara da en önemlisi mücadele eden herkese en içten duygularımla kolaylıklar dilerim.

    Son söz ise gidecek bir yeri olmayan Gazzeli kardeşlerimize gelsin. Onların kutlu mücadelesine bizim çaresizce izleyişimiz...

   

"... Mazlumun bedduasını almaktan kork. Zira Allah'la bu beddua arasında perde mevcut değildir."

    [Buhari, Zekat 1, 41, Sadaka 1, 63, Mezalim 9, Megazi 60, Tevhid 1; Müslim, İman 31, (19); Tirmizi, Zekat 6, (625); Ebu Davud, Zekat 4, (1584); Nesai, Zekat 46, (5, 55)]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder