Selamün Aleyküm Arkadaşlar,
Hepimizin takdiridir ki belirli dönemlerde işsiz kalmak özellikle de şu ülke ekonomisinde oldukça zor ve yıpratıcı bir konu. Özellikle kariyerlerinin başlarında olan arkadaşlar için çok daha zordur. İlanlar hep tecrübelileri istiyor biz nerede ve nasıl tecrübe kazanacağız soruları da ardından gelir. Birçokları gibi ben de zamanında benzer stresleri yaşamıştım, ama yıllar geçtikçe insan bazı şeyleri daha iyi anlıyor. Bu iş aradığımız süreç aslında kendimizi en iyi geliştirdiğimiz dönem olduğunu hiç düşündünüz mü? Bu konuyla ilgili hem kendimden hem de arkadaşlarımdan dinlediğim bazı notları paylaşmak isterim. Hazırsak başlayalım.
Sürece en yakın zamanda olan bir gelişme ile başlayayım. Çok sevdiğim bir arkadaşım (Murat) bir iş arayış sürecindeydi. Hem o hem de ben bütün şartları zorlayarak uygun bir iş arıyorduk, ama olmayınca olmuyor bazen, bu açıdan yapacak bir şey yoktur. Bu dönemde Murat ne yaptı peki, daha önce kendisiyle paylaştığım bazı notlar vardı, onların hepsinin üzerinden geçerek mülakatlara hazırlanıyordu, sadece bununla kalmayıp her konuyu ayrı ayrı çalışıyordu, hatta bazen ben kendi paylaştığım notlardan kendisinden çok istifade ettim. Sonunda başka bir arkadaşın vesilesiyle bir işe girdi. Biraz stresliydi ama ben hep ondaki potansiyelin farkındaydım. Kendisinde sadece aşılması gereken ufak bir özgüven problemi vardı, o da normal. Çalıştıkça, iş yaptıkça geçecek bir durumdu ve yavaş yavaş da öyle oluyor.
Kendisiyle son telefon konuşmamızda bir problem ile uğraştığını söyledi. Bu ve farklı konular üzerinde oldukça uzun bir telefon görüşmesi yaptık. Bu problem onun tecrübesine göre gerçekten de kolay olmayan bir konuydu ama günün sonunda bunu çözebilmişti. "Abi işe girmek için çok uğraştık ama ben bir yıl önce işe girmiş olsaydım, bu edindiğim bilgileri muhtemelen edinmemiş olacaktım. Çalışmadığım sırada birçok konuda kendimi geliştirme fırsatı buldum", dedi. Bu süreç çok zor olsa da bunu verimli geçirmek çok önemli. Murat'ın o sürecini çok yakından takip ediyordum, gerçekten de belki iş bulup çalışsa kendisi için bu kadar verimli olmazdı. Zor bir süreç ama onu olumluya döndürmek de bizim elimizde. Ayet-i Kerime'de ne diyor "Hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır var. Allah bilir, siz bilmezsiniz" (Bakara 216)
Bu konuyu başka bir arkadaşıma anlattığımda (Ceyda, yazıya Murat ile birlikte vesile oldukları için ayrıca teşekkür ederim.) kendisi bana tam olarak aşağıdaki cümleyi söyledi: "ben hep ara ara işten çıkıp kendimizi geliştirmemiz için 15 gün 1 aylık süreler olarak ara vermemiz gerektiğini düşünyorum, ama Türkiye ekonomisi buna asla izin vermiyor". Bizler yıllarca çalışsak da o yıllar içinde benzer, tekrar eden veya kendimizi geliştirdiğimiz işler yapıyor olduğumuz anlamına gelmiyor. Çoğu zaman o anki işimizden ayrılmak istediğimizde (özellikle uzun süre aynı yerde çalıştıysak) denizden çıkmış balığa dönebiliyoruz. Buna engel olmak için ya daha güncel teknolojilerle çalışan şirketlerde çalışmalı (o da her zaman nasip olmuyor) ya da özel vaktimizden almamız gerekiyor. Her ikisini de yapamıyorsak ne olduğu az çok tahmin edebiliyorsunuzdur herhalde...
Yukarıdaki paragraf ile ilgili bu işe güzel bir şekilde çözüm bulan başka bir arkadaşım vardı (Batuhan, hayatımda gördüğüm en naif ve yardımserver yazılımcı olabilir). Yıllar önce birlikte çalışmıştık, haftanın 3 günü çalışıyordu. Haftanın diğer 2 günü kendisini geliştirmek için ayırıyordu veya bazen ufak tefek çaplı farklı işler yapıyordu. Hafta sonunu da kendine ve sevdiklerine ayırıyordu. O zamanlar çok gıpta etmiştim, hala da ediyorum :) Bunu kabul eden firmalar var mı bilmiyorum ama bunu kabul eden birileri olursa beni bulsun lütfen :)
Kendimle ilgili de 2015'ten bir hatıra aktarmak isterim. Yaklaşk bir aylık süreçte çok yoğun şekilde iş arayışım olmuştu. İzmir'den bir yerle anlaşarak İstanbul'a gelmiştim. Gençlik ve tecrübesizlik işte. Her konuyu netleştirmeden işe başlayacağım diye başımı alıp gelmiştim ama şartlar maalesef çalışmaya ciddi manada hiç uygun değildi. Ben de ikinci günün sonunda işi bırakmak durumunda kalmıştım. Geriye iki seçenek vardı. ilki İzmir'e dönmek, ancak o kadar kolay olmuyor (zihinsel olarak), kalıp iş aramaya başladım. Yaklaşık bir ay boyunca her gün sabah kalkıp akşama kadar hem iş arıyorum ( o süreçte Yıldız Teknik ve İTÜ'deki bütün firmaları tek tek tarayıp kendime uygun şirketlerin maillerini bir şekilde bulup kendilerine özgeçmişimi gönderiyordum) hem de o dönemde edindiğim bilgileri ve çalıştığım mülakat sorularını toplayıp daha sonra bunu herkes görsün diye yayımlamıştım. Hem çok şey öğrendim o süreçte hem de birçok insandan bu yazıyla ilgili çok güzel dönüşler aldım (Hala açık ara en çok tıklanan yazımdır). Başka bir ayet-i kerime'de ise "her zorlukla beraber bir kolaylık vardır, elbette zorlukla beraber bir kolaylık vardır" der. (İnşirah 5-6)
Eskiden, hatta hala birçok arkadaşıma iş bulmadan kesinlikle istifa etmek gibi bir hataya düşmemelerini bıktırırcasına söylüyorum. Kendim de hep buna dikkat etmeye çalıştım. Böyle düşünmenin sebebini az çok biliyorsunuz. O konuya girmeyelim, belki başka bir yazının konusu olabilir. Ancak son dönemlerde bu konuda biraz daha yumuşak düşünüyorum (bu çok kolay bir şey değil, hepimizin farklı sorumlulukları var). Çünkü bu süreçte kendimizi geliştirebileceksek yani o boş zamanın hakkını verebileceksek belki bir adım geri atıp iki adım ileri atabiliriz. Bu tabii ki her kişinin fıtratı ve içinde bulunduğu maddi manevi durum ile alakalı. Konuyu toparlayacak olursak, iş arama sürecinde zor dönemler geçirebiliriz. Bunun kolay olmadığını bilmekle birlikte bu dezavantajı avantaja çevirmenin bizim elimizde olduğuna inanıyorum. "Güzel bakan, güzel görür. Güzel gören, hayattan lezzet alır"...
Yazıyı konuyla alakalı çok sevdiğim bir hadis-i şerifle bitirelim.
“Müminin durumu gıbta ve hayranlığa değer. Çünkü her hali kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir bela gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd 64)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder