S.A. Arkadaşlar,
En son söyleyeceğim sözü en başta söyleyeyim, sanırım değilim. Peki olmak istiyor muyum, sanırım istemiyorum. Neden mi? Öyleyse başlayalım
Öncelikle bu kelimenin altını nasıl doldurduğumuza bakmamız lazım. Birçokları bu konuda farklı tanımlar yapabilir veya birçoğunun kafasındaki profesyonellik anlayışı farklı olabilir. Öncelikle ben profesyonellik deyince aklıma neler geliyor ondan bahsedeyim sonra da diğer bazı noktalara değiniriz.Profesyonellik denince herhalde insanın ilk aklına gelenlerden biri, olayları duygusal olarak değil akıl ekseninde ele almak gelir. Yani kalpten ziyade aklı ön plana koymak olarak nitelenebilir diye düşünüyorum. Bunu nasıl yönettiğimiz de bir o kadar önemli. Safi akıl insanı acımasız yapabiliyor iken safi kalp ise insanı zor durumlara düşürüp işi yönetemez hale getirebilir. Her konuda olduğu gibi yine dengeyi gözetmekte fayda var. Bu dengede ben kendi adıma kalbi mümkün mertebe üstün tutmamaya çalışıyorum. Bunun nedeni yukarıda da bahsettiğim gibi bu işi yapabilmenin her iki yolu da var iken başka birini kırmaktansa bunu farklı şekillerde halledebilceğimi düşünüyoru olmam.
Geçenlerde yaşadığım bir olay. Arkadaşlardan biri diğerinin kodunu ezerek kendi kodunu canlıya gönderdi. Kodu ezilen arkadaşın yöneticisi hesap sorunca, o da dönüp arkadaşına böyle bir şey var adını versem senin için sorun olur mu diye soruyor. Kodu ezen arkadaş da tabii ki ben hata yaptım, hiç problem yok dedi ve konu tatlıya bağlandı. (Ben bir hata varsa kişiyi suçlamaktan ziyade sistemin buna nasıl müsade ettiğini veya bir sonraki sefer bunu nasıl engelleyebileceğimiz üzerine daha çok odaklanırım. Eski işverenime de buradan selamlar, bu konuda hatayı yapanı değil buna müsade eden sistemi geliştirmek üzerine yorum yapardı.)
Yukarıdaki olayda aslında sıradışı bir şey yok benim açımdan. Bahsettiğim arkadaş grubu oldukça samimi olan arkadaşlar. Konu profesyonellikten açılınca kodu ezen arkadaş orada bana sormasına bile gerek yoktu, bir hata varsa bu söylenir, bunda kırılacak darılacak bir durum yok, bende olsa ben de aynısını danışmadan söylerdim dedi. Mantıklı düşüünnce aslında haklı, belki de olması gereken odur, fakat duygusal düşününce diğer arkadaşın yaptığı ona bir şey mi kaybettirdi peki? Şimdi buradaki soru, hangisi daha profesyonelce hangisi daha insani bir davranış? Yorumu sizlere bırakıyorum...
Millet olarak duygusal insanlar olduğumuzu kabul etmek lazım. Çokça duyduğumuz kodun sen değilsin, koda gelen eleştiriler size değil kod için söylenmiştir dense de bunu bir türlü aşamayıp fazla tepkiler verebiliyoruz. Yapıcı eleştirinin veya geri bildirimin önemi çok fazladır ve bu tarz noktalarda mümkün mertebe duygusal davranmamak doğru olan davranıştır. Burada profesyonel olmakta fayda var, ama masanın diğer tarafındaki kişinin profesyonellik ile acımasızlığı da birbirine karıştırmaması gerekmez mi sizce de?
Ya da başka bir örnek. Bir takım liderinin birlikte çalıştığı arkadaşınn gelişimine katkı vermesi hem insanı bir davranış hem de profesyonellik olabilir. Peki bunun nasıl yaptığının hiç mi önemi yok? Yardım ederken bile sert ve ciddi olmak mı bu geri bildirimleri daha akılda kalıcı kılar, yoksa naif bir şekilde daha yol göstererek mi? Ya da olması gerekenden biraz daha fazla el uzatmak mı profesyonellik dışıdır?
Profesyonellik, kıvamına göre tabii ki güzel bir şeydir, ben her ne kadar öcü gibi göstermek yanılgısına düşmüş olsam da... Ancak o ince teraziyi kaçırdığınızda kapitalizme, zulme, kul hakkına çok yakın olduğunuzu hatırlatmakta fayda var. Bunları yapıp "profesyonellik" perdesinin arkasına saklananlara mı yoksa sözüm...
Arkadaşlarım ve yöneticilerim benim yumuşak bir ekip lider olduğumu ve gerektiğinde biraz daha katı mı desem sert mi desem (artık siz nasıl ifade edersiniz, belki biraz profesyonel de diyebilirsiniz) olmam gereken durumlar olabileceklerini ilettiler. Kendilerine bu yorumlar için teşekkür ettim, ama o an düşündüm, gerçekten de gerektiğinde böyle mi olmalıyım? Böyle olmadan ben bu işi yapamaz mıyım? Onlara göre böyle kalırsam benim çok üzüleceğimi ilettiler, peki onların dediği gibi olsam ben daha çok üzülmez miydim? İnandığım gibi değil de olduğum gibi inanmaya başlamaz mıydım? Belki de çoğunluğun aksine profesyonel olmakla değil, olmamakla yetineceğim.
Ali İmran 159'da Allah Resulüne ne diyordu:
"Sen onlara sırf Allah’ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi."
Hz Ali (r.a)'ye isnat edilen bir sözde ise:
"Bin defa mazlum olsan da bir defa zalim olma. Bin kere mazlum olmak, bir kere zalim olmaktan iyidir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder